Ali arkadaşına vurdu. Sibel annesinden ayrılmak istemiyor. Mert yine Can’ın resmini karaladı. Derya bugün çekingen davranıyor, bir derdi mi var?…

Tüm bunlar size tanıdık geliyor mu? Hepinizin sorun olarak nitelendireceği davranışlar, farklı olabilir ama çok fazla ortak nokta da bulabiliriz.

Bunları bazı başlıklar altında toplarsak:

Saldırgan olarak tanımlanabilecek davranışlar: itmek, ısırmak, başkalarına oyuncak fırlatmak,vurmak

Düzen bozucu davranışlar: sebepsiz yere bağırmak, sınıfı haber vermeden terk etmek, sınıf içinde amaçsızca koşmak, öğretmeni dinlememek, arkadaşlarını söz ya da hareketlerle rahatsız etmek, grup zamanını bölmek

Çevreye zarar verici davranışlar:sınıf malzemelerini kötü kullanmak, oyuncakları kırmak, başkalarının faaliyetlerini bozmak, yırtmak, vs.

Sosyal davranışlar: faaliyetlere katılmada direnç göstermek, arkadaşlarıyla alay etmek, isimlertakmak, küfür etmek, söz dinlememek, sürekli bir köşede tek başına kalmak, oyuncaklarını paylaşmamak

Duygusal ve bağımlı davranışlar:ağlama, aileden ayrılamama, parmak emme, altına kaçırma, mızmızlanma vs.

Bu bölümde olumsuz olarak nitelendirdiğimiz bu davranışların sebeplerini ve onlarla baş edebilme yöntemlerini ele alacağız.

Çocukların davranışları üzerinde uyguladığınız yöntem ve tutumların etkisi büyüktür. Bunlardan bazıları onların olumlu davranışlar geliştirmelerine destek olurken, olumsuz davranışları engellemede de önemli rol oynar. Peki bu yöntemler nelerdir?

  • Davranışın Nedenini Anlamaya Çalışmak:

Kötü ve yaramaz çocuk yoktur. Zaman zaman özellikle şartların zorlu olduğu durumlarda (sınıf mekanın küçük olması, çocuk sayısının fazla olması vb.), bu şekilde düşünebilmek zor olabilir. Ancak bir çocuk istenmeyen bir davranışta bulunduğunda, bu davranışı neden yaptığını anlamaya çalışmak onunla ilgili ön yargıları ve genelleme yapmanızı engelleyecektir. Amacı dikkat çekmek mi, mesaj vermek mi, bir şeye ulaşmak mı, sağlık sorunu mu var, evden bir sorunla ya da aç mı geldi gibi olası nedenleri düşünerek bir tespit yapmak gereklidir.

Bu durumların tespitinde aile ve okul arasında işbirliğinin sağlanması önemlidir. Olası nedenler bulunduktan sonra, çocuğun olumsuz davranışı karşısında ne yapılacağına, hangi yollardan engellenebileceğine karar verilmesi ve ailenin de bu sürece dahil edilmesi gereklidir.

  • Teşvik ve Takdir:

İstenen davranışın tekrarlanmasını sağlayan en etkili yöntemlerden biridir. Yetişkinler çocukların yaptığı olumlu davranışlardan çok, olumsuz davranışları görme ve engelleme eğilimindedir. Ya da olumlu davranışı görseler bile olumsuz davranış kadar dikkatlerini çekmeyebilir. Ancak çocuğun yaptığı olumlu davranış fark edilir ve anında takdir edilirse, çocukta bu davranışı tekrar yapma isteği oluşur.

Teşvik ve takdiri tek başına değil, çoğunlukla başka bir yöntemle birlikte (ortamı değiştirmek, gözardı etmek) kullanmak etkilidir.

Örnek: Eğitimci büyük grup zamanında hazırladığı bir konuyu anlatırken Defne sürekli sandalyesiyle oynuyor. Defne sandalyesiyle oynayarak hem arkadaşlarının dikkatini dağıtıyor, hem de eğitimcinin anlattıklarını dinlemiyor. Eğitimci Defne’nin hareket ihtiyacı olabileceğini düşünerek, küçük bir yer değişikliği yapıyor. Bu değişiklik bir süre için Defne’yi durduruyor. Başka bir faaliyette Defne’nin sandalyesinde düzgün bir şekilde oturduğunu gören eğitimci sessiz bir şekilde eğilerek, Defne’nin kulağına “aferin çok düzgün oturuyorsun” diyerek gülümser ve omzuna dokunur. Böylece eğitimci Defne’nin ihtiyacı olan ilgiyi ona olumlu birş ekilde hissettirmiş ve takdir ile hangi davranışın doğru olduğunu belirtmiş ve teşvik etmiştir.

Takdir sadece sözel olmak durumunda değildir. Bir gülüş, dokunuş, göz kontağı, sarılmada sözsüz takdir olarak kullanılabilir.

  • Görmezden Gelme/ İlgilenmeme:

Sınıf içerisinde fiziksel bir zarara sebep olmayacak olumsuz davranışların bazı zamanlarda gözardı edilmesi uygun olabilir. Çocuk sürekli eğitimcinin dikkatini dağıtacak ve arkadaşlarını rahatsız edecek bir davranış yapıyorsa ve bunu sadece dikkat çekmek için yapıyorsa, görmezden gelmek, ilgilenmemek çocuğu davranışı yapmaktan vazgeçirebilir. Tabii ki olumsuz davranış yapıldığında tamamen görmezlikten gelmek kolay değildir, ama gereklidir. Kaşların çatılması, gözlerin açılması, dudakların hareketi çocuklar tarafından hemen algılanır. Bunların yapılması çocuğun davranışını arttırmasına sebep olur çünkü dikkat çektiğini fark eder. Böylece yöntemin etkisi azalmış olur.

Bu yöntemin etkili olması için, görmezlikten gelinen davranışın yerini olumlu bir davranışa bıraktığında takdir etmek gerekir.

Örneğin: Çocuk sanat faaliyetinde kullandığı boya kalemlerini devamlı başka bir yere koyuyor ve eğitimci bu davranışı gözardı ediyor. Aynı çocuk bir sefer kalemleri yerine koyuyorsa eğitimci çocuğu anında takdir etmelidir. Bu durumda eğitimci çocuğa “ben o yanlış davranışını göz ardı ettim ancak senden beklediğim doğru davranış budur” mesajını vermiş olur.

Görmezden gelme, çocuk başkalarının canını acıttığı veya kendi canını acıttığı durumlarda, güvenliği tehdit eden durumlarda kullanılmamalıdır.

  • Önceden Önlem Almak:

Olumsuz davranış başlamadan önce, olabilecekleri tahmin etmek ve önlemek de etkili yöntemlerden biridir. Bunun için çocukları çok iyi tanımak ve gözlem yapmak gerekir. Aynı zamanda, söz konusu istenmeyen davranışı, çocuğun genellikle hangi zamanlarda ve durumlarda yaptığını bilmek de gereklidir. Örneğin; çocuğun etkinlikte başarılı olmadığı zamanlarda, yanındaki arkadaşını rahatsız etmeye başladığını biliyorsanız, daha olumsuz davranış ortaya çıkmadan çocuğun yanına gidip ona yardımcı olmayı deneyebilirsiniz.

  • Dikkatini Başka Yöne Çekme:

Özellikle küçük çocuklarda etkili olan bir yöntemdir. Kalıcı bir davranış değişikliğine yol açmamakla birlikte istenmeyen davranışı geçici süreliğine engellemek amacıyla kullanılabilir. Örneğin; çember zamanında konuşulan konuya çocukların ilgisinin azaldığını gördüğünüz anda araya hareketli bir şarkı katarak ya da çocukları hareket ettirterek, dikkatlerini toplamalarına yardımcı olabilirsiniz. Bu sayede etkinliğe devam edebilir ve çocuklar arasında oluşabilecek olumsuz davranışları önleyebilirsiniz.

  • Karşılıklı Konuşma:

Genelde çocuklar 5-6 yaşlarında eğitimcileri ile problemlerini çözmeye istekli olurlar. Eğitimci olumsuz davranışı gördükten sonra, bu davranışı yapan çocuğa konuşma teklifi götürebilir. Bu teklifi yaparken, önce çocuğun yaptığı olumsuz davranışı tanımlar. Daha sonra bu olumsuz davranış karşısında kendi duygu ve düşüncesini belirtir ve konuşmak istediğini söyler. Örneğin; Ayşe’cim bahçe zamanında halka oyunu oynadığımız zaman, halkadan çıkıp sürekli uzaklaşıyorsun. Ben bahçe zamanında halka oyunu oynadığımız zamanlar senin bunu yapmandan rahatsız oluyorum. Çünkü oyunumuz bozuluyor ve herkesin dikkati dağılıyor. Bunu neden yaptığını merak ediyorum. İstersen seninle bu konuyu konuşalım, ne dersin?” gibi.

Konuşmak için sessiz bir yer bulmak gereklidir. Konuşarak çocuğun sebeplerini anlamaya çalışmalı ve bu olumsuz davranışını değiştirmesi için farklı çözüm yolları bulmasına yardımcı olunmalıdır. Ayrıca çocuğu daha iyi anladıkça, çocuğun duygularını daha kabul edilebilir yollardan ifade etmesine destek olmak için sınıf içinde ve dışında gerekli düzenlemeler yapılabilir.

  • Yaratıcı Problem Çözme

Çocuklar arasında bir sorun çıktığında, bir süre beklemeniz ve çocukların bu sorunu çözebilmeleri için onlara zaman tanımanız önemlidir. Ancak fiziksel bir çatışma sırasında eğitimci hiç beklemeden devreye girmeli ve çocukları durdurmalıdır. Biraz zaman tanıdıktan sonra, sorun yaşayan iki çocuğu yanına alıp, onların boy seviyelerine inip, problemi tanımlamaları istenebilir. Her iki çocuk da problemi tanımladıktan sonra, eğitimci ne yapabileceklerini sormalıdır. Çözüm yollarını üretmeleri için eğitimci çocuklara zaman tanımalıdır. Sonra önerilen çözümleri birlikte değerlendirerek, uygun olan bir çözümde karar kılmalarına yardımcı olmalıdır.

Sosyal çatışmalarda en etkili yollardan biri, çocuklara yaratıcı problem çözme konusunda destek olmaktır. Burada ne yapmaları gerektiğini söylemeden; çocukların karşılıklı anlaşarak, biri diğerinin üzerinde güç kullanmadan kendi çözümlerini kendilerinin bulmalarına fırsat verilmesidir. Burada eğitimcinin rolü çocukların farklı bakış açılarını anlamasına yardımcı olmaya çalışmaktır. Kişinin kendi isteği ve seçimiyle bulduğu çözüm yollarına uyması çok daha kolaydır.